Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı katkılarıyla bu yıl 8.si düzenlenen “KADİM ÇERKES EL SANATLARI VE GÜNÜMÜZ UYGULAMALARI” sergisi, Fatih'teki Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde ziyaretçileriyle ile buluştu. Bengün ve Cengiz Gül ile Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı koleksiyonundan eserler ve gümüş işçiliğinin uygulandığı giysi, süs eşyası, silahlar gibi objelerin yanısıra Adiyuf Çerkes El Sanatları Grubu’nun günümüze uyarladığı takı çalışmalarının beğeniye sunulduğu sergi 10 Aralık tarihine kadar ziyaret edilebilir.
Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren Adiyuf Çerkes El Sanatları Grubu'nun bu yıl 8.sini düzenlediği Kadim Çerkes El Sanatları ve Günümüz Uygulamaları” sergisi, İstanbul Fatih’teki At Meydanı’nda bulunan Türk ve İslam Eserleri Müzesi sergi salonunda ziyaretçileriyle ile buluştu. Yoğun katılımın olduğu sergi açılışında İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürü Ekrem Aytar, KAFFED Genel Başkanı Halav Ünal Ulaçay, Önceki Dönem KAFFED Genel Başkanı Şogen Ümit Dinçer, Abhazya Cumhuriyeti Türkiye Temsilcisi İbrahim Ayuzba, Abhazya Cumhuriyeti Türkiye Temsilci Yardımcısı Cansuh Lazba, İstanbul Abhaz Kültür Derneği Başkanı Albuz Yağan, İstanbul Kafkas Kültür Derneği Başkanı Yüksel Nuri Güneş, Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti Başkanı Günsel Şurdum Avcı, Nart Spor Başkan Yardımcısı Ümit Bekdemir, Nart Spor Yönetim Kurulu Üyesi Alpay Türkoğlu, Yazar-Araştırmacı Yalçın Karataş
Alan Vakfı Başkanı Sadrettin Kuşoğlu ve Kafkas Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Veysel Arıhan gibi isimler de yer aldı.
Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Rengin Yurdakul günümüzde Çerkes el sanatlarının günlük hayatta kullanımlarının kısıtlı olduğuna vurgu yaptı.
"Artık kimse eski elbisesini giyip sokağa çıkamıyor. Milli kıyafetleri giyip çıkmak abesleşti galiba. Ancak rahat olanı tercih etmek durumundayız günümüz şartlarında. En kolay takıyla üzerimizde taşıyabileceğimizi düşünerek takıya uygulamaya başladık."
Gençlere de öğütlerde bulunan Yurdakul, Habze'nin önemine vurgu yaptı.
"Ben gençlerimizin çok meşgul olduklarını, hayatlarını kurmak ve yönlerini tayin etmek için uğraştıklarını biliyorum ama bu demek değildir ki nereden geldiğimizi unutalım. Nereden geldiğimizi unutmayacağız, çok korktuğumuz Habze'yi günümüz şartlarında düşünerek uygulayacağız. Çünkü içinde yaşadığımız toplumlardan farklı olduğumuzu gösteren tek şey bizim Habze'miz. Bunu bıraktığımız vakit etrafımızda gördüğümüzde şaşırdığımız, anlamlandıramadığımız insanlardan farkımız kalmayacaktır. Bizim en büyük özelliğimiz, bize 'sende bir başkalık var' dedirten şey bizim Habze'mizdir. Lütfen Habze'yi tu kaka etmeyelim ama tabi ki 150-200 sene önceki gibi yaşamayacağız. Ancak yine de bunun kalıntısı bir saygın duruşumuz var. Bence günümüzün Habze'si de o saygın duruştur. Bunu kaybettiğimiz takdirde zaten hiçbir farkımız, özelliğimiz kalmayacak. Gençlere tavsiyem, ölmeden önce mutlaka anavatanınızı görün."