" 1864 yılında yaşanan Çerkes Sürgünü, dünyanın en büyük trajedisinin yaşandığı meş'um bir hadisedir. Sayısı milyonlarla ifade edilen bir halk, binlerce yıldır yaşadığı topraklardan koparılarak, zorunlu bir muhacerete mahkûm kılındı.
Yurdunu terk etmeye zorlanan Çerkes toplumunun en bahtsızları, şüphesiz Balkan topraklarına yerleştirilenlerdir.
1864 yılında, Karadeniz'in en doğusundaki Tuapse kıyısından, en batısındaki Varna Limanına indirilen Çerkesler, on dört yıl gibi kısa sürede ikinci bir sürgüne tabi tutuldular.
Doksanüç Harbi diye anılan Osmanlı-Rus Savaşında, Osmanlı'nın yenilgisi üzerine Balkanları terk etmeye zorlanan Çerkesler, yeniden büyük bir travma yaşadılar. Yerleştikleri Balkan coğrafyasını tanıma imkanı bulamadan yeniden göç yoluna düştüler.
Bu roman, Kafkasya'dan Balkan topraklarıma savrulan, Çerkes toplumunun başından geçen gerçek olayların anlatıldığı bir eserdir. Yüzde altmışı, şahıs isimleri ve yaşananlar da dahil olmak üzere gerçeklere dayalıdır. Bir kısmı da roman gereği kurguya dayanmaktadır.
Okurken, yer yer büyük bir duygu seline kapılacak, bazen de gözyaşlarımıza hakim olamayacaksınız. Yine bu romanda, 1870'li yılları Balkan coğrafyasındaki Çerkes yerleşim yerleri ile ilgili geniş bilgilere sahip olacaksınız.
Bu roman elbette bir tarih eseri değildir; ancak gerçekliği itibariyle tarihe kaynaklık edebilecek küçük de olsa önemli bir kayıttır.
Bu romanda geçen olaylar, gerçeğe dayalı değil de, keşke kurgu olsaydı.
Bu romanı, bugün Balkan topraklarında hiçbir izi kalmayan, mezarları bile bilinmeyen bahsız atalarıma ithaf ediyorum."